İŞARET FİŞEĞİ

Bedenim belki hasta olacağımı gün evvelinden haber vermiyor ya da ben anlayamıyorum ama ben bugün bir işaret fişeğinin çaktığını gördüm.

Şaşırdım ve bu şaşkınlığı sanırım üzerimden atabilmem zaman alacak. Mevsim normallerinde seyretmeyi beceremeyen havanın kararsızlığından nasibimi alıp üşüttüm. Çok da hızlı ilerledi. Daha dün bir bugün iki ama işte gecikmeden geldim deseydim doktora hiç olmazsa değil mi!

Öyle öğlen iyiyken akşamına yorgan döşek yatmak da numara gibi gelir ele. Bir sinyal ver dimi mübarek beden. Acaba dedi de ben mi duyamadım? Yaş ilerleyince demek böyle oluyor dediğim cümlelerin arasına bu hâli de ekledim.

– Şikâyetiniz?

Estağfirullah şikâyet değil de öksürük, ses kısıklığı, boğaz ağrısı, koku kaybıyla birlikte yüksek ateşi de misafir diye kabul ettim mi deseydim? Ya da eskisi gibi değil hiçbir şey, ben eski ben değilim ki… Aradan bir arabesk şarkı çalsaydı tam olurdu.

Hastalıklardan sabıkam kabarık olduğundan göz hapsinde olduğumu da çarçabuk anladım. Ama bu işte de bir terslik vardı. Vaziyetin iyiye gitmediğini anlayıp hemencecik ocağın üstünde ıhlamuru demleyen, içine türlü şifalı otları ilave edip tatlı sert bir tonda “Hadi bakalım itiraz yok soğutmadan güzelce içiyoruz.” diyen, çorbayı karıştırırken olup olmadığını kaşığın ucuyla üfleyerek anlamaya çalışan ben değilsem kim? Bunların hepsi benlik işler. Bunu herkes bilir. Yoksa zihnimin bana bir oyunu mu? Başka mantıklı izahı yok!

Hem battaniyenin altında bitap bir hâlde yatıp hem de ocağın başında tencere karıştıramam, aynı anda iki yerde olmamam! O zaman geriye tek bir seçenek kalıyor, hastayken hele de yüksek ateşte olur öyle bazen deyip geçmeli. Tabi ya, yoku varmış gibi görür insan hastayken. Rüyaymış gibi de değil gibi de. Karışık pek çok şey çullanır insanın zihnine. Ondandır tabi. E peki, ya az evvel eczanede doktorun reçete ettiği ilaçlarımı tezgâhın üzerine koyup kullanım talimatlarını anlatan eczacıya “İlaç isimlerini tek tek okuyup şu, şu ve şu evde var; diğerlerini yazabilirsiniz.” diyen kimdi? Buna ne demeli? Ayakta zar zor durabilirken bu kadar seri ve kendinden emin konuşmuş olamam, üstelik bu diyalog eczacıyı bile şaşırtmışken beni haydi haydi şaşırtır.

Yüzü de beni andırıyor. Aynı benim şefkatim, benim kelimelerim, resmen anneliğim bana annelik yapıyor ve ben bunu oturduğum yerden izliyorum. Tuhaf. Hakikaten, acaba kendime eş zamanlı yardım edebilme gücüm mü var? Allah Allah? Şimdi de koluma girdi. Dün tüy kadar hafif bedeniyle sırf o mini mini dişleri ilk kez ağzına teşrif edecekler diye ateşlenen ve hastane koridorunu türlü şenlik alanına çevirtip bize volta attıran, kucağımda hastane merdivenlerini ine çıka ezber ettiren, kaşını yardığı için bayram günü cümbür cemaat hepimizi acilin önünde toplatan ve dikiş atılırken beni içeri almadıkları için annesini feryat figan yanına çağıran küçük kız koluma mı girdi şimdi?

Kucaktan kola terfi etti demek. Çimdiğe filan lüzum yokmuş meğer. Vay canına! Bütün apoletlerimi sökebilirsiniz komutanım, bu terfinin muştusu bana ömrümün sonuna kadar yeter.

Bu ne büyük saadetmiş Allah’ım. Hasta olunca anne kucağını, iyileşince baba omzunu mesken bilen küçük hanıma da bakın siz hele.

Yer değiştirmeye başlamışız çoktan da benim haberim yokmuş. Müsaade ister gibi. Biraz bayrak devir teslim töreni kıvamında, biraz biz genciz ayakta durmaya direncimiz var, buyurun siz oturun lütfen deyip yer verme tadında, biraz da siz çok savaştınız, bu cepheleri kazandınız emredin şimdi biz diğer bölgelerde çarpışalım diyen emir eri gibi…

Hiç çetelesini tutmamıştım hâlbuki günlerce uyunmayan gecelerin sabahlarını, ciğeri sökülürcesine öksüre öksüre geçen mevsimleri ayları… Kendimizi yarı doktor sanacak kadar ölçeklerini, saat aralıklarını birbirimize bir çırpıda söylediğimiz ilaç adlarını, çarşaf çarşaf uzun ve aksine bir o kadar da karınca kadar minicik yazılan ilaçların prospektüsünü aman gözümüzden kaçan bir şey olmasın diye baştan aşağı hatmeden anne-babalığımızın ederini hiç hesap etmemiştim. Edilmez de. Ne o öyle burnundan getirir; başa takaza eder gibi… Günü gelince kapıya dayanacak olan alacaklı misali. Hâlbuki “Yaşlandığımda o da bana bakar, bugün ben ona, yarın o bana…” mantığını dillendirmek bile suç sayılmalı.

Evlat büyütenler iyi bilir, sabahları kendi uykularından uyanmaz, kendi rüyalarını görmezler. Bunu da seve seve kabul ederler.

Bedenim belki hasta olacağımı gün evvelinden haber vermiyor ya da ben anlayamıyorum ama ben bugün bir işaret fişeğinin çaktığını gördüm. Bu da şu ömrümde bana yeter de artar.

Gamze Koç

7 Yorum “İŞARET FİŞEĞİ”

  1. Yazınız tüm ailelere şifa olsun hocam.
    Tez zamanda ayağa kalkarsanız inşallah.
    Allah cc şifalar versin.
    O beklen gün geliyordur…
    Bunlar tüm alem için bir işaret ve müjdedir…
    Duamıza güzel bir cevaptır…
    Vesselam…

  2. Elinize sağlık.
    Geçmiş olsun. Bazı geçici hastalıklar insanları daha güçlü ve dirençli kılar inşallah.

  3. Öncelikle çok geçmiş olsun, Allah acil şifalar versin.
    Evlat candır, Allah bütün evlatlarımıza hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin. Bütün güzel günlerini göstersin.
    Bunları ne kadar güzel ifade etmişsiniz Gamze hocam… Yüreğinize sağlık diliyorum

  4. Çok geçmiş olsun Gamze Hocam çok güzel ve anlamlı bir yazı olmuş kaleminize sağlık evlat yetiştirmek hem zor hem de çok güzel Rabbim bütün evlatlarımıza herşeyin en güzelini ve hayırlısını versin 🥰

  5. Merhabalar
    Çok çok geçmiş olsun Gamze Hanım.
    Evlat söz konusu olunca sözler bi ayrı güzel
    dökülmüş ağzınızdan.Kız evlat da bi başka
    tabi umarım evlatlarımız can yoldaşı
    sevgiyi emeği her daim paylaşabildiğimiz
    insanlar olurlar.
    Acil şifalar diliyorum.

  6. İşaret Fişeği
    Hastalıktan yeni çıkmış biri olarak ihlamurun kokusunu, buharını, sıcaklığını taaa uzaklardan, karıştırışı, uzantışı, sözleri söylerken ki mimikleri gözümün önünde. Havalar soğumaya görsün hastalıklar evlere baş köşede kurulu vaziyette. İhlamur, nane limon, ekinezya, çay, çorba ve bir müddet kalıcı olduğu için yatak yorgan derken gider. Gittikten sonra davetsiz misafirin yorgunluğu, seni kendine hatırlattığı için ve ağırlarken yardımcın da varsa bıraktığı tebessümü. O zaman gelmiş geçmiş olsun diyelim.

    Çok çok geçmiş olsun Gamze Hocam. 🤲 Kaleminize sağlık 🖊️🦋😇

Dr. Yasin ŞAHİN için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir