BİR PARMAK BAL
Ah neler neler anlatır mahçup ve upuzun susmalar...
Ah neler neler anlatır mahçup ve upuzun susmalar…
Seni severken kapılar açılıyor sevdanın burçlarından. Kıyısında durup eğleşiyor ruhum. Rüzgarınla esip geçiyorsun gönlümden öylece. Rayihaları yayılıyor dört bir yanıma sevmelerin.
“Edebiyat ve Mûsiki Dünyamızın Fırat’ı Fırat Kızıltuğ 90 Yaşında” paneli Türk Edebiyatı Vakfında yapıldı.
Aynı çizginin altında olmak uğruna kimler bölünüyor, kimleri çarpıyor bu düzen hakikaten?
Mevlana’ya göre: “Sevgiden, tortulu bulanık sular arı-duru bir hale gelir. Sevgiden, dertler şifa bulur. Sevgiden, ölüler dirilir. Sevgiden, padişahlar kul olur. Bu sevgi de bilgi neticesidir…”
“İtiraf etmeliyim ki, otuz beş yıllık portre yazarlığım sürecinde, üç yüzü aşkın insan, yüzü aşkın şehir portresi kaleme aldım. Bunlardan müteşekkil yayımlanmış beş portre kitabım var. Birçok değerli yazar dostum, bu süreçte, gerek bu kitaplarım gerekse şahsımın portresi üzerine çok güzel yazılar kaleme aldılar. Hepsine ayrı ayrı müteşekkirim. Ama Mustafa Özçelik ağabeyimin, altını çizerek yazdığı/yaptığı tespitlere çok az rastladım.”
Ne çok kuyu var. Kuyuya düşen ne çok Yusuf var böyle… Ne çok rüyalar var tabire muhtaç.
—
Gönderilen o zarflar çok kıymetliydi; zira biricikti, bize aitti. Doğrudan bizi muhatap alarak yazılmıştı. Bugünkü telefon mesajları gibi kopyala yapıştır tekniği kullanılmadan, kişiye özel hitapla yazılmış olurdu.
Bugün dillerde dolaşan “Ateşkes” kelimesinin bir şeye benzemeye değil “Kesin” olmasına muhakkak gerçekleşmesine her şeyden çok daha fazla ihtiyacımız var?