Eldiven taktım ellerime bundan üç ay önce. Deriden hatta yünden olsaydı yazın ortasındayken taktım diye kesin deliye çıkardı adım. Ama yok, kendime deli dedirtemedim.
Bulaşık eldiveni olsaydı belki yadırgayan olmazdı. Öyle ya eldiven kadınla ilgilidir ve çoğu angarya iş gibi bulaşık da hep kadına reva görülür. Ama ben bulaşık eldiveninin kokusunu sevmem, dolayısıyla onu da takmadım. Kadın olunca e doğal olarak akla ancak masallardaki prenseslerin şatafatlı kabarık elbiseleriyle birlikte görünce şaşırmadığımız, dirseklere kadar uzun, aksesuar olarak kullanılan eldivenler geliyor. Zarafet, asalet, gizem ve güzelliğin emaresi olarak kullanılan eldivenler… Ama o da değil. Geçmişindeki anlamını hafife almak gibi olmasın ama eldivenin o zamanki itibarından eser yok artık. Neyse şimdi kalkıp da eldivenin Orta Çağ’daki gibi güç ve refahın simgesi sayılmasını ya da kadınların ellerini korumak, güzelliğini gizlemek için kullanılmasını uzun uzadıya anlatacak hâlim yok.
Benim derdim başka. Ben de gizlemek için kullandım ama ellerimi değil parmaklarımı…
Sırf hareketlerimi sınırlamak için, bile isteye bebek eldivenleri geçirdim ellerime. Evet, diğer eldivenlerin hiçbirini değil, bebek eldivenlerini taktım. Hani yeni doğmuş bebeklerin o pembe beyaz ellerine takılmadığında, şuncacık bedende, yüzde, gözde onca tahribata nasıl yol açabildiğine şaşırılan o mini minnacık tırnaklar için kullanılan, kendini ya da başkalarını yaralamasın diye takılan, parmaklıksız o yumuşacık eldivenler var ya, onlardan taktım.
Parmaklarım yazamasınlar, dar alanda gezinsinler, kendi aralarında paslaşıp dursunlar, kimseyi de incitmesin diye o bebek eldivenlerini takmıştım.
Kime denk geleceğini bilemediğimden birilerini gayriihtiyari üzmek huzursuz ederdi beni. O öfkemle bir vukuat çıkarabilir, bir arbedenin içinde bulabilirdim kendimi. İz kalabilir ve çizik izlerinden fazlası olabilirdi. En basitinden kelimelerim yumruğa dönüşebilir, öyle ortaya atılıp isteyen üstüne alınsın denilen cinsten değil de tam da gitmesi gereken adrese gittiği için on ikiden vurabilirdi birilerini. Hâsılı ya canımı yakacaktım ya da sözlerimle birilerini acıtacaktım. İz kalacaktı.
Hiçbir şeyde parmak izim olmazsa hiçbir şeyden mesul da olmayacaktım. Yazı kalmasın geriye, varsın sözler de uçup gitsin, unutulsun diyerek parmaklarımın sesini kıstım.
Ama arada bir konuşmam gerekti. İnsan birileriyle konuşmayınca kendiyle konuşmaya başlıyor, gerçeklik algısı zayıflıyor ve hepten susuyormuş. Sonra ses telleri birbirine yapışınca havayı ciğerlerden yukarı pompalayamıyormuş. Onu da tecrübe ettim. Sadece selamlaşmakla yetineyim dedim, o da ses tellerimin düzgün mesai düzenine aykırıymış. O yüzden arada sırada hiç değilse birer paragraflık konuşmalar yapmam gerekti, yaptım.
Muhtemelen eldiven takmasaydım canım daha çok yanacaktı ve yaptığım anlık hamlenin uzun vadedeki izini o can havliyle anlamayacaktım. Acıyı sonradan fark edecek, tıpkı bebekler gibi önce yüzümü asacak, ardından dudaklarımı büzecektim ama avazım çıktığı kadar ağlayıp bağıramayacaktım. İçimde kavga edip duracaktım. Ne gerek vardı bunca tantanaya? Eldivenler iyiydi.
Eldivenlere alıştım. Ne ağladım ne de anlattım. Sonra bir şey oldu. Yaz sıcağında kışlık eldiveni taksam deli diyecek ya da süs için taksam rüküş bulacak olanlar bu yaşta bu bebek eldivenlerine hiçbir şey demediler. Dahası pışpışlanmaya bile başladım. Bunun bir adım sonrasını gördüm de elim kolum sımsıkı bağlanarak kundaklanmayı da göze alamadım.
Şimdi attım eldivenleri, parmaklarım özgür. Yeniden doğmak gibi bir şeymiş bu. İyi geldi kendi kendime çizdiğim geçici sınır. Bugün tam da kırk bir deyip kazasız belasız kırkımı geride bıraktım. Büyüdüm. Meğer kundaktı, eldivendi hepsi külfetmiş. Şimdi tüy kadar hafifim, kelimelerimi kırk uçurmaya çıkardım.
Gamze Koç
Yazınızı bir solukta okudum Gamze Hanım, akıcı bir başlangıç yazısı olmuş, diğer yazılarınız için şimdiden başarılar dilerim.
Çoook teşekkür ediyorum Muhammet Bey, yazdıklarımı sıkı takip eden okuyucularımından olduğunuzu biliyor ,eleştiri ve değerlendirmelerinizi her zaman dikkate alıyorum.
Çok guzel yazi olmus emeginize saglik kelimelerde ayrinti vardir diye tektek okudum Yeni yasinizda ummadiginiz sevincli surprizlerle karsilasmaniz nasip olsun ailenizle huzurlu mutlu saglikli omurler dilerim
Her daim yanımda yamacında siz gibi değerli büyüklerim oldukça ne gam .Sağ olun var olun İsmail abi.
Yazılarınızla başladığımız pazarlara nihayet yeniden döndük 💓
Öyleyse hep birlikte hoş bulduk Rümeysacığım.☺️
Merhaba gamze hanim. Herzaman ki gibi guzel bir enerjiyle duygularinizi akışda ifade edebilmek, 40 yas dogum günü ve yeni baslangıclarda rüzgarin yönünü degistiremesek bile acacagimiz yelkenin yönünü degistirebilmek tam da 40 ucurmasiyla ifade edilebilirdi.
Dogum gununuzu kutlar saglik huzur basarilar dilerken, biliyorum ki inanilmaz seylere imzanizi atacaksiniz.saygilarimla şengül odabaş
Hep çok yönlülüğünüzle ve enerjinizle aklıma geliyorsunuz sayın Şengül Odabaş .Üstüne bir de sanat ve edebiyata dair bu kıymetli yorumlarınız beni hayli heyecanlandırıyor.İyi niyetlerinizi boşa çıkarmamak için yazmaya devam diyorum.
Merhaba Canımın içi öğretmenim, bir çırpıda keyifle okumak buna işaret herhalde. Müthiş betimleme ve duyguları böyle naif anlatmanız,yerli yerinde tüm kelimelerin kendi içindeki senkronizasyonuna bayıldım.. Daha nicelerini okumak ümidiyle ve ayrıca İstanbuluma hoşgeldiniz ne de mutlu ettiniz 🥰🥳 Bebeksi parmaklarınıza sağlık , gönülden öperim 😇
Samimi düşüncelerin hep olsun ki kötülüğün bayrağını sağlayanlara pabuç bırakmayasın Pınar ‘ım.
Merhaba canımın içi öğretmenim, öncelikle bebeksi parmaklarınıza sağlık. Bir çırpıda okunası,müthiş keyifli ve kelimelerin birbiriyle senkronizasyonuna bayılmamak elde değil. Yine söylenmesi gerekenleri ve ince duyguları özel betimlemelerinizle (kendinize münhasır ) öyle naif anlatmışsınız ki yazarken bile kırmak istemeyişinizi derinlerimde hissettim.. Ayrıca istanbuluma gelişiniz ise beni çokça bahtiyar kıldı. Hep gelin yine gelin tekrar görüşmek ümidiyle çoktan fazla seviliyorsunuz 🥰😇🧿
Kaleminize sağlık Gamze hanım. Yeni döneminiz, yeni yaşınızla birlikte sağlık, huzur ve bolca yeni kelimeler ulaştırsın size. Ulaştırsın ki bu okurlarınızın da pazar günü tam pazar keyfi olarak dönüşsün 🙂
Tekrar hoşgeldiniz, hem aramıza, hem yeni yaşınıza, hem de kelimelerin arasında kaybolmaya.
Bu güzel temenniler için çooook teşekkür ediyorum Sayın Merve K. Böyle aşk şevk ile bekleyen okuyucu olduktan sonra ben de pazarların gelmesini iple çekerim.
Hoşgeldiniz evimize, kalbimize 🥰
Hoş buldum hem de nasıl hoş buldum canım Hacer Hocam benim.
Çok güzel bir yazı olmuş Gamze hocam
Çok teşekkür ediyorum İbrahim Berk Bey.İnsallah kelimelerimiz hep hayra huzura vesile olur
Harika bir yazı olmuş gamze hanım kaleminizin güçlü ılmasını dilerim
Bu güzel temenniler için çooook teşekkür ediyorum Sayın Merve K. Böyle aşk şevk ile bekleyen okuyucu olduktan sonra ben de pazarların gelmesini iple çekerim.
39 yas gencligin yasliligi, 40 yas yasliligin gencligidir der şair ve cok severim bu sozu. Bir de mubarek yastir ya 40 ayrica severim. Kutlu mutlu olsun saglikla huzurla nice guzel yaslara ❤️ Parmaklar durmasin 😘
Canıııım şairin sözü üstüne ne denir.40 yaş baş göz üstüne Sedacığım☺️
O guzel kalbinizi bıldıgımden mi bana yansıyan ışığından mı bılmem bizi esırgeme o güzel sıhırlı kelimelerinden cümlelerinden herzaman her daim kalbimizin en müstesna yerindesiniz efendım hos geldiniz safalar getirdiniz ❤️🧿
Sizin güzel gören gözünüzü lütfen yabana atmayalım efenim . Ayrıca zorla olmuyor be hocam iyiyi güzeli sırf görmek isteyenler görüyor.Nasip biraz da o güzel enerji Hülya hocam.Ne mutlu size
Kırk Uçurması
Eylül bitmeden gelen misafir, ne güzel geldin, hoşgeldin. Anlatılacak çok şey birikmiş, anlatılmaya başlanmış hatta anlatıldıkça hafiflemeye başlamış. Zaten uçurmakta öyle birşey değil mi. Zamanı beklemek, zamanı gelince uçmak, hafiflemek, hafifledikçe yenilenmek. Tıbkı Eylül gibi. Zamanı geldi, rüzgar kapıda, ağaçlar yapraklarını uçurmaya hazır, gövde kendini yenilemeye. Doğada hafifleme, sonbahara denk gelmesi gibi aylarda Eylül’e, insanda da 40’li yaşa denk gelirmiş. Hafiflemek ve yenilenmek.
Kaleminize sağlık Gamze Hocam. 🖊️Evlerimize ve İstanbul’a tekrar hoşgeldiniz. 🥰 Yeni yaşınız kutlu olsun canım Gamze Hocam. Nice güzel ve sağlıklı yaşlara 🎂🦋🦋🥰🥰
A benim yolun başındaki taze meslektaşım .Edibem Semra Hocam bı güzel cümleleri sana da yazan öğrencilerin olsun.