LÂL

“Bir adım ötemde, az uzağımda, dünyanın bir ucunda, oturduğum semtte, yaşadığım şehirde, başkentte bambaşka şeyler yaşandı. Hepsi de ölümle noktalandı.”

Yas. Ne kadar da uzun bir kelime. Aslında üç harf, tek hece, kısacık. Ama kısa olan hiçbir şeye benzemiyor. Sonuna eklenen ek dahi onu bu makus talihinden kurtaramıyor. Kısacıklığı ile anılan şeyler gibi sevimli gelmiyor kulağa.

Yas. Kısa olmasına kısa da söylenip hemen başka bir söze geçilmiyor, başka konuya atlanılmıyor öyle kolayca. Bir yutkunmak, bir susmak gerekiyor. Saygı duruşunda bulunur gibi kaskatı durmak hatta. Kıpırtısız, ciddi ve vakur… Sadece ölüye değil ölümün ta kendisine ayrı bir saygı duymak icap ediyor. Çünkü kaybın kendisi başlı başına zamanı durdurmaya yetiyor.

Yas, kaçırılan zamanı geri kazanma girişimi.

Yas, kaybedilen her şeye tepki olarak yerli yersiz çıkan bir duygu patlaması.

Yas, kayıp yaşayanların farkında olmadan üstüne geçiriverdiği mahrem bir giysi.

Yas, örtülmek istenilen tüm duyguların gizlenmeye çalıştıkça herkesin bir gün öğrendiği bir sır.

Yas, dişinden tırnağından artıra artıra zar zor bu yaşlara getirmiş evladı için “Ben, ona elimi kaldırmadım; bu caniler nasıl kıydılar evladıma?” derken bir babanın omzuna binen ve bir daha hiç inmeyecek olan ağır yük…

Yas, “Hainler için inadına daha çok çalışacağız.” diyen sesteki öfke..

Yas, keşkelerle dolu labirentler yumağı.

Yas, annelerin bazen duyurup bazen gizleyerek ortalığa savurduğu sessiz çığlık.

Ve yas, Abraham Lincoln’e yazılan “Ağıt” şiiri …

Lincoln, Gettysburg Savaşı’nda hayatlarını verenlerin, geride kalanlar kendilerini ‘’Özgürlüğün yeniden doğuşuna adadıkları sürece’’ bunu boşuna yapmış olmayacaklarını savunmuştu. 

Kayıpları bu şekilde ele almıştı Lincoln, yas ile özgürlük arasında açıkça bir bağlantı kurarak. Haklı. Yas, o zaman da Cumhuriyet’in yeniden doğuşu gibi yüce bir sonuca zemin hazırlamıştı; şimdi de bu kayıplarımız dilerim ki bizi milletçe daha sağlam adımlar atacak kadar güçlü kılar. Bu yaşadığımız çürümüşlükleri idrak edebilmemiz, kendimize gelmemiz için bir fırsat olur.

Başka şeyler yazmıştım. Hazırdı yazım. Sadece tashihi, sayfa düzenlemesi ve görsel hazırlığı kalmıştı. Ama onu veremedim. Bir adım ötemde, az uzağımda, dünyanın bir ucunda, oturduğum semtte, yaşadığım şehirde, başkentte bambaşka şeyler yaşandı. Hepsi de ölümle noktalandı. Sanki yasa susamışız da birileri ölümleri kana kana içmemiz için bize uzatıyormuş sandım. Tadım tuzum kaçtı. Bunca hüznün, yasın üstüne başka şeylerden konuşmak ayıp gibi geldi. Yas, zaten fazlasıyla yıkıcı bir süreç; bir de buna bilinçli ya da bilinçsiz eliyle, koluyla, sözüyle yıkım ekibi rolünü üstlenmiş insanlar eklenir ya hani… Ortada bunca acı ve gözyaşı varken başka bir şeyden bahsetmiş olsam onlardan ne farkım kalırdı? Cenaze evinde dağıtılan pilavı tuzsuz bulup tuz isteyen ya da taziye alanında dağıtılan çayların yanına bir dilim ince limon arayanlarla aynı kefeye konsam yeriydi.

Yine yazarız, günler çuvala girmedi ya. Başka pazarlara kalsın o kelimeler. Şimdi içimde kaynayıp köpüren, köpürüp ocaklara taşıp dökülen şeyler başka!

Yazıların sırası şaştıysa sebebi mühim. Eğer ölüm geçmeseydi evimden, kolum kanadım kırılmış gibi yaşamamış olsaydım yazmazdım, yazamazdım, yası ağzıma dahi almazdım. Bilmediğim yerden soru sorarsa biri ne yaparım, der haddimi bilip susardım. Ama susamam! Ben de dili lâl olanlara yastan anlamayanlara inat, ağız dolusu diyorum: Dilimiz lâl olmasın, başımız sağ olsun Türkiye’m, başımız sağ olsun. 

Gamze Koç

Gamze Koç

11 Yorum “LÂL”

  1. Hakikat düşmanlarının millete düşman olmasının yansımalarıdır bu vahşet.
    Ayrıca siyasi vb. kurumların içine sızan hainlerin, içeriden ve dışarıdan destek bulması, aydın kesimin maaşla susturulması sonucu geçmişten bugüne gelen bu gibi olayların yaşanmasının sebepleridir…

  2. Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.” Saff Sûresi 8. Ayet.
    Milletimizin ve Devletimizin başı sağolsun. Vesselam.

  3. Eğer biri içimdekini okumuş olsaydı, tam olarak bu cümleleri söylüyor olurdum.
    Bu ara güze çok doyduk, bize biraz bahar lazım…

    1. Bunu hep derdim .Ama insan yazdığı bir yazı için söylenince pek bı tuhaf oluyormuş.Demek ki aynı acı aynı keder yoğruluyor içimizde.Ayni rüyayı görüp aynı bahara sevdalı oluşumuzdan bunlar.

  4. İçimdeki bütün duyguları ifade etmişsiniz, çok teşekkür ederim. Başımız sağ olsun, vefat edenlerin mekanı cennet olsun… İyi pazarlar diliyorum

    1. Siz böyle deyince kendimi ayna gibi hissediyorum hocam .Ayna olmak zordur esasen hakkını verebilmek dilerim.Kıymetli dualarınız için de amiiiin derim

  5. … Söyleyecek o kadar çok var iken siz en iyi şekilde kaleme dökmüşsünüz hocam, geriye elinize sağlık demek kalıyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir