ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ: ÖZGÜRLÜK VE SINIRLAR

 (13 yaş ve üzeri için uygundur.)

Yönetmen Peter Weir’ın yönetmenliğinde 1989 yılında çekilen Tom Schulman tarafından yazılan film ‘‘En iyi Özgün Senaryo Akademi Ödülü’’nü alır. Başrolünde Robin William’ın olduğu film ,1959’ da dini ve otoriter bir rejime sahip yatılı okul Welton Academy’de geçer. Okulun eski mezunlarından olan edebiyat öğretmeni Bay John Keating ‘in (Robin William) okula dönmesi ve derslerine girmesiyle başlar. Şiir yoluyla özgürlük kapılarını açarken gençlerin kendilerini keşfetme yolculuğunu sanatsal bir zemine oturtur. Katı kuralların baskısı altında kendi yollarını çizmelerine rehberlik ederken karakter dönüşümleri ön plana çıkar.  Filmin en çarpıcı yaklaşımı, Stoacılığın benimsediği ‘‘Memento Mori (Öleceğini Hatırla)’’ ilkesini çağrıştıran, Latin edebiyatının ünlü ozanı Horatius’un dizelerinde geçen ‘‘Carpe Diem (Günü Yaşa) ’’düşüncesi üzerine oturmaktadır. Bu yaklaşım gençlerin bireysel özgürlerinin farkına vardıkları yerde kırılma noktası olur. Bu yolla film, otoritenin baskıcı rejimi içinde kendini arayan gençlerin bireyselleşme sancılarına ve bu keşif süreçlerinin başkaldırıya dönüşmesine şahitlik eder.

Film, ilk sahnesinde güçlü mesajlar verilir. Amerika bayrağı, dilek tutulan mumlar, kilise ve ‘‘Gelenek-Onur-Disiplin- Mükemmeliyet’’ mottoları ile öğrencilerin disiplinli bir eğitim hayatı içerisinde olduğunu gösterir. Bu ezberci, dogmatik eğitim anlayışının karşısında tanıdığımız Bay Keating ise özgür düşünmeyi, hayatı sorgulamayı ve iç seslerini dışarı çıkarmayı şiir aracılığıyla öğretir. Alışılmışın dışında, eğlendirici ve düşündürücü ders yöntemleri kullanır. Bu çalışmalardan biri de Ölü Ozanlar Derneği adında okulun gizli geleneğini tekrar kurmaya teşvik etmesi olur. Ölü Ozanlar Derneği’ne mensup öğrenciler üzerinden izleyici; Neil’in tiyatro tutkusunu ve babasının otoritesiyle mücadelesi, Knox’un aşkı için attığı cesur adımları, Todd’un içine kapanıklığını terk ederek özgüven kazanması gibi süreçleri yakından gözlemler ve karakter dönüşümlerine tanıklık eder. Gençlerin bireyselleşmesinin yanı sıra özgürlüğün de sınırlarını da gösterir. Bay Keating’in öğrencilerini uyardığı sahnede söylediği “…En azından benim dersimden mahrum kalmayacak kadar” diyalogu, özgürlük ve disiplin arasındaki sınırları gösterir. Disiplin çatışmalarına rağmen öğrenciler, kendilerini ifade etme çabalarında sınırları doğru yerde belirlemeyi ve doğru zamanda, doğru kişiye başkaldırmayı öğrenirler. Bay Keating’in bakışından izleyici de bu süreci hüzünlü ama gururla takip eder.

Film, gençler üzerinden özgürlük ve sınır kavramlarını etkili bir anlatımla işlerken, görüntü yönetimi, atmosfer ve sembolik metaforlarıyla da dikkat çeker. Özellikle akşam okuldan kaçış sahnelerinde, sislerin içinde kaybolan gençlerin korunaklı alandan dışarı çıkarak gösterdiği hareket, kuralların doğru yerde ve ölçülü kullanımına dair incelikli bir mesaj verir. Diğer yandan Platon’un Mağara Alegorisi ile ilişkilendirdiğimizde, öğrencilerin mağarada buluşmaları, bireyin bilgi ve özgürlüğe ulaşmasını simgeleyen cehalet ve sınırlı algılardan sıyrıldığı süreci ifade eder. Özgüvenlerini keşfettikçe mağarada bunu ortaya koyan gençler bireysel özgürlüğe adım atar. Bu bağlamda halk arasında ‘‘kendi mağarasından çıktı’’ ifadesi de filmdeki gençlerin kendi gerçekliklerini tanımalarını sağlar.

1989’dan günümüze birçok filme ışık tutan ve hala da tutacak olan filmi izlerken kültür, inanç ve millet farklılıklarına rağmen bu topraklarda gençlere şiirleri de yakın geçmişte tekrar sevdiren dizi ‘‘Yedi Güzel Adam’’ı da anmadan geçmeyelim. İçten ve gönülden olan her şey hangi topraklarda olursa olsun, yıllar geçse de hatıralarda kalır. Dileriz ki, yedinci kültürel miras olarak sinemada insanın olduğu her yerde tüm derdiyle ve açtığı yollarla var olmaya gençlerimize de yol göstermeye devam eder.

ELİF TÜRE ATAM

5 Yorum “ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ: ÖZGÜRLÜK VE SINIRLAR”

  1. N. H. Kleinbaum tarafından yazılan bu eşsiz eseri geçen ay okumuştum ve beni derinden etkiledi. Robin William’ın mükemmel performansıyla harmanlandığı filmi daha izlemedim ama biliyorum ki en az kitap kadar etkileyicidir. Kitaptan aklımda kalan sözlerden biri de ” Sözcükler ve fikirler dünyayı değiştirebilecek güce sahiptir. ”

  2. Bu film, bize sadece öğretmenliği değil; cesurca yaşamayı, kendi sesimizi bulmayı ve asla unutmamayı öğretir: “Hayat, yaşanacak bir şiirdir.”
    Yazınızı keyifle okudum, kaleminize sağlık.

  3. Yazınız Memento Mori ve Carpe Diem’i öyle güzel işlemiş ki, insanın filmi yeniden izleyesi geliyor. Elinize sağlık. 👏🏻

  4. Özgürlük, insanın kendini ifade etmesinin en doğal hakkı; ama sınırsız özgürlük de kaosa yol açabilir. Bu yazı, özgürlüğün disiplin ve sorumlulukla dengelendiğinde insanın gerçekten ‘özgür’ olabileceğini çok güzel hatırlatıyor. Teşekkürler hocam, ufuk açıcı bir paylaşım olmuş.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir