Hayatta bütün ideallerimizi gerçekleştirdiğimizi düşündüğümüz, kendimize artık yeni hedefler ve yollar bulmaya çalıştığımız an, aslında elimizde hiçbir şey olmadığını da anladığımız andır. Evet… Garip ve manasız bir cümle gibi gözükse de zaman içerisinde yoğrulurken hayatın tam olarak bu olduğunu kabul ediyorsun. Her birimizin ayrı ayrı yaşadığı zaman yolculuğunda elde ettiklerimiz veya elde etmek için mesai harcadıklarımızın anlamsızlığını kavrama süreci diyorum buna ben.
Yıllarca çalışıp çabalayıp, soluksuz koşuşturup, hadi bir kapı bir kapı daha derken; nereye ve neden gideceğini unutuyorsun ya da neden gitmen gerektiğini.
İşte bu noktada yıllar önce okuduğum bir hikâyenin kalıntıları beliriyor zihnimde. Şöyle;
Saygıdeğer bir beyefendi bir yosmaya âşık olur. Etraf şaşkın, eleştiriler, itirazlar ama kalp bu laf dinler mi? Dinlemez asla… Beyefendi ısrar üzerine ısrar eder yosmaya… Ve onunla evlenmek ister. Yosma umursamaz ve hafif müstehzi gülümser ve derki; Yüz gün balkonumun altında beklersen seninle evlenirim. Beyefendi çeker taburesini balkonun altına beklemeye başlar, bir gün iki gün üç gün… Sabırla bekler. Doksan dokuzuncu gün yerinden kalkar, taburesini katlar ve gider arkasına bakmadan. Herkes şaşkın, sorarlar adama “O kadar gün bekledin de bir gün daha bekleyemedin mi?” diye. Beyefendinin cevabı çok açık ve nettir; “Bazen sen aşkı bırakmazsın ama aşk seni bırakır gider.”
Hayat tam da bu aydınlanma anlarından ibaret. Neyi elde etmek istediğimiz, amacımız hatta hayat gayemiz olan şey bir anda belirsizleşip kaybolabilir. Ya da yön değiştirip tamamen değişebilir. Bunun sebebi bizim o ideali ve düşünceyi bırakmamız değil de, idealin veya düşüncenin bizi bırakması, terk etmesi meselesidir.
Ruhumuz bir darboğazdadır günlerce, aylarca, yıllarca bu darboğazda farkına varmadan yol alırız. Ruhun özgürlüğü, hayatın kısalığı, ömrün akıp gidişi hissiyatı da olabilir insanı her şeyden el etek çektirip pusulasını değiştirten. Belki de bunca zaman yol aldığın noktadan odağını değiştirmek ve ufkunu genişletmektir aslolan.
Ne olursa olsun sonuçta uzun tekrarlar, uzun beklemeler, sabretmeler insanı dünyayı bir bütün içerisinde sezebilme yetkinliğine ulaştırıyor. Beklemenin ve sabrın erdemi olsa gerek bu kazanım. Asıl noktanın hedeften daha anlamlı ve daha içsel olduğu gerçeği her şeyin üstünde seyrediyor.
Bahar UZUN GÖZTOK
- KADIN - Mart 7, 2024
- İNSANIM BEN… - Aralık 18, 2023
- YAŞASIN ÇOCUKLAR! - Kasım 8, 2023
- HEPİMİZ DÜRÜSTÜZ… - Ekim 10, 2023
- MEYDAN’DAN TÜNEL’E - Eylül 26, 2023
- GÜZ YAPRAKLARI - Eylül 17, 2023
- TROYA - Eylül 5, 2023
- HIYAR TADINDA ÇİLEK… - Ağustos 21, 2023
- ŞİİR VE ŞAİR… - Ağustos 1, 2023
- SEVİ - Temmuz 17, 2023
- BEDESTENDEN AVM’YE YOLCULUK… - Temmuz 7, 2023
- BAYRAM COŞKUSU - Haziran 30, 2023
- SABRETMEK… - Haziran 20, 2023
- VODİNA CADDESİ - Haziran 11, 2023
- BİR DOĞUM GÜNÜ KUTLAMASI… - Mayıs 31, 2023
- GİTMELER… - Mayıs 24, 2023
- ANNELERE… - Mayıs 5, 2023
- HOŞ GELDİN BAHAR - Mayıs 2, 2023
O kadar doğru noktalardan bahsedilmiş ki gerçekten çok ince düşünülmüş ve harika yazılmış .
Çok güzel yazılmış tebrik ederim
Muhtesem yuregine saglik kalemine saglik
Her zamanki gibi muhteşem bir yazı zevkle okuyorum yazdıklarınızı yeni yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyorum